Ünverdi, dış ticaretteki belirsizlikler ve iç piyasada ekonomik göstergelerde yaşanan dalgalanmalara rağmen sanayicilerin üretim çabası içerisinde olduklarına vurgu yaparak, üreten, ihracat yapan ve çalışarak ülke kalkınmasına katkıda bulunan herkese teşekkür etti.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan mart ayı ihracat rakamlarını değerlendiren Ünverdi, geçen yılın mart ayında iş günü sayısının 26 gün olduğunu, bu yıl ise 25 gün olduğunu belirterek; bu yıl da mart ayı iş günü sayısı 26 gün olarak gerçekleşmiş olsaydı, Gaziantep’in ihracatının yaklaşık yüzde 5,6 artışa ulaşmasının mümkün olabileceğini kaydetti.

Ünverdi, yılın ilk çeyreğinde ise Gaziantep’ten 2 milyar 476 milyon 608 bin dolarlık ihracat yapıldığını belirterek, Gaziantep’in aylık ve dönem ihracatında 6’ncı il konumunda olduğunu kaydetti.

Mart ayında döviz kurunda yaşanan atak karşısında alınan tedbirlerin sonuç verdiğini belirten Ünverdi, güçlü ekonomi için Türkiye’nin üretmek ve ürettiğini ihraç edebilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Ünverdi, hem iç hem dış piyasada yaşanan zorluklar karşısında, rasyonel ekonomi politikalarının aksamadan sonuçlarının alınması gerektiğinin altını çizerek, şunları dile getirdi: “Sıkılaştırmada önemli mesafeler katedilmişken bu süreci tamamlayarak enflasyon ve fiyat istikrarı başta olmak üzere, sanayimiz için OVP’de yer alan yeşil, teknolojik ve katma değerli üretime geçişi başarmak zorundayız. Merkez Bankası’nın üç aydır devam eden politika faizi indirimi sonrası iş dünyası olarak bunun reel faize yansımasını beklerken, yaşanan son gelişmelerin sürece sekte vurmamasını ümit ediyoruz. Dün açıklanan enflasyon verileri de her şeye rağmen kısmi bir etkilenme ile sürecin devamının işaretlerini vermesi açısından önemli bir gösterge olmuştur. Sanayicinin, üreticinin krediye olan ihtiyacı günbegün artmaktadır. Sanayicilerimizin, üreticilerimizin ve ticaret erbabımızın düşük maliyetle finansmana erişimi için gerekli adımlar atılmalıdır."

ABD Başkanı Trump’ın açıkladığı ek gümrük vergilerine de değinen Ünverdi, bu durumun ülkemiz için avantaj ve dezavantajlara sebep olabileceğini belirterek, “ABD, Çin’e yüzde 34, AB ülkelerine yüzde 20, ülkemize ise en düşük tarifeden yüzde 10 oranında gümrük vergisi uygulayacak. Ülkemiz için az da olsa ek vergi uygulanmasını tabii ki istemezdik. Ancak ABD’ye ihracatımızda rakiplerimize göre daha az gümrük vergisi verecek olmamız rekabet gücümüzü artıracaktır. Ülkemizin avantajlarından faydalanmak isteyen Çin ve AB firmaları da yatırım için ülkemize yönelebilirler. En büyük pazarımız olan AB’ye olan ihracatımızın ise zaten bu bölgedeki ekonomik durgunluk ve ek vergiler nedeniyle süreçten olumsuz etkilenmesi olasıdır. Bununla birlikte küresel ticarette en büyük tedarikçi konumunda olan Çin ve Asyalı firmaların büyük fiyat indirimlerine gitmesi, ülkemizdeki artan girdi maliyetleri de göz önünde bulundurulduğunda ihracatçılarımız için rekabette risk teşkil edecektir. Bundan sonraki süreçte birbiriyle ticaret yapan ve iç içe geçmiş bir sistemde yeni denklemler bizi bekliyor. Ülke olarak, kamu, özel sektör ve firmalarımızla her türlü gelişmeye hazırlıklı olmak zorundayız" diye konuştu.