Coğrafi işaretli ürünlerin yalnızca ekonomik açıdan değil, aynı zamanda geleneksel üretim yöntemlerinin korunması ve yaşatılması açısından da büyük öneme sahip olduğunu kaydeden Akıncı, Gaziantep’in bu alandaki liderliğinin, bölge ekonomisine ve kültürel değerlere önemli katkılar sunduğunu söyledi.

Gaziantep’in coğrafi işaretli ürünlerinin kentin kültürünü ve geleneksel mirasını yansıtan paha biçilmez birer hazine olduğunu aktaran Akıncı, 'Gaziantep, Anadolu’nun bu önemli kültür mirasına ev sahipliği yaparak hem geleneklerini yaşatıyor hem de geleceğe taşıyor. Şehir olarak coğrafi işaretli ürünlerde Türkiye’de ilk sırada yer alıyoruz ve bu alanda rol model oluşturuyoruz. Gaziantep Ticaret Borsası olarak ise şu ana kadar Gazi şehrimizin 24 coğrafi işaretli ürününü tescil ettirerek bu mirası koruma altına almayı başardık. Türkiye’de bulunduğu şehir adına en fazla coğrafi işaret tescili alan borsalar arasında ilk sıralarda yer almaktayız. Tescil çalışmalarımızı 2025 yılında da gerek Türk Patent nezdinde gerekse de Avrupa Birliği’nde sürdüreceğiz" dedi.

Gaziantep’in yalnızca Türkiye’de değil, Avrupa Birliği (AB) sınırlarında da kendini kanıtlamış durumda olduğunu vurgulayan Akıncı, Gaziantep Baklavası, Araban Sarımsağı ve Menengiç Kahvesi’nin AB tarafından tescil edildiğini, borsa olarak Antep Fıstık Ezmesi, Antep Lahmacunu, Antep Muskası ve Antep Bulgurunun tescili için gerekli başvuruları yaptıklarını dile getirdi.

2024 yılında Türkiye genelinde coğrafi işaretli ürün sayısının 1670’e ulaştığına dikkat çeken Akıncı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Gaziantep, 106 ürünle Türkiye’nin en fazla coğrafi işaretli ürününe sahip ili olarak birinci sırada yer aldı. Gaziantep’i, 78 ürün tesciliyle Konya, 60 ürün tesciliyle Erzurum ve 58 ürün tesciliyle Diyarbakır takip etmekte. Anadolu’nun farklı bölgelerinde tescillenen bu ürünler, adeta Türkiye’nin kültürel çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan bir harita oluşturmakta."

Coğrafi işaretli ürünlerin hem üreticilerin haklarını koruduğunu hem de bölgesel markaların tanınmasına olanak tanıdığına işaret eden Akıncı, bu işaretlerin sadece bir coğrafi bölgeye ait ürünleri tanımlamakla kalmadığını, aynı zamanda o ürünlerin kalitesini ve özgünlüğünü de garanti altına aldığını sözlerine ekledi.