Fahiş fiyat tanımı netleştirilmeli
Gaziantep Ticaret Odasının (GTO) nisan ayı olağan meclis toplantısı; Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur başkanlığında Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi....
Toplantının açılışında yaptığı
konuşmada 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na değinen GTO Meclis
Başkanı M. Hilmi Teymur, bir milletin varlığının ve temellerinin sağlamlığının
çocukların sağlıklı ve bilinçli yetiştirilmesiyle başlayacağını vurguladı.
Teymur, “Bakın Gazi Mustafa Kemal
Atatürk, 1 Mart 1922 tarihinde Meclisin açılış konuşmasında ne demiş:
‘Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa
olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istikbâline, kendi benliğine,
millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzûmu
öğretilmelidir.’ İşte biz çocuklarımızı bu sözlerin kılavuzluğunda
yetiştirmeliyiz ki onlara vatanımızın geleceğini gönül rahatlığıyla emanet
edebilelim" dedi.
Başkan Teymur’un ardından kürsüye
gelen ve GTO’nun nisan ayında yürüttüğü faaliyetler hakkında Meclis üyelerini
bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, Gaziantep’in son
yıllarda turizmde ivme kazandığını fakat bayramlar gibi özel günlerde şehre
gelen turistlerin açık restoran bulmakta zorluk çektiğini ifade ederek
“Gaziantep turizmini desteklemek için bayramlar gibi uzun tatillerin olduğu
dönemlerde özellikle kafe ve restoranlarımızın açık olması gerekiyor.
Geçtiğimiz Ramazan Bayram’ında bununla ilgili pek çok şikâyete rastladık.
Kalabalık heyetlerle Gaziantep’e gelen fakat yemek yiyecek, bir çay molası
verecek açık işletme bulamayan misafirlerimizi gördük. Şehrimiz son yıllarda
tarih, kültür ve gastronomi turizminde ivme kazandı. Bizlerin de bunu
desteklemesi gerekiyor. Şehrimizde özel günlerde kepenkler açık olmalı"
diye konuştu.
Uzun süredir ülke gündemini meşgul
eden ve tepkilere neden olan fiyatlandırma politikasına da dikkat çeken Başkan
Yıldırım, yaşanan tüm olumsuzlukların ana kaynağının enflasyon olduğunu ve
fiyat algısının bozulduğunu söyledi.
Enflasyonist ortamın beraberinde
suistimalleri de getirdiğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Enflasyonun çok yüksek seyrettiği
dönemlerde maalesef bunu suiistimal eden işletmeler oluyor. Fiyat algısının
bozulmasıyla birlikte de bu tarz işletmeler fahiş fiyatlarla her birimize büyük
zararlar veriyor. Diğer taraftan da acı bir gerçek var ortada. Tüketici olarak
bizlere çok yüksek gelen fiyatların maliyet hesabı… İşletme giderlerini, ham
madde maliyetlerini hesapladığınızda işletmelerimizin ayakta kalabilmesi,
faaliyetlerini sürdürebilmesi gerçekten de çok zor. Bugün bir restoranda
içtiğiniz çorbanın maliyeti yarın değişebiliyor. Maliyetlerin artışı da her
zaman fiyatlara yansıtılamıyor. Fiyata yansıtmayınca işletme zor durumda
kalıyor, yansıtınca vatandaş olarak bizler zor durumda kalıyoruz. Bu tabloda
fahiş fiyat tanımının net bir şekilde yapılması, suiistimallerin tespit edilip
devletimizin bu konuyu takip etmesi ve çözüm üretmesi gerekiyor. Fahiş fiyat
tanımının hiçbir soru işareti bırakmadan ve detaylı bir şekilde yapılması
oldukça önemli. Tüm kesimlerce kabul görecek fahiş fiyat tanımı yapılmadan
yasal düzenlemeye de gidilmemeli. Ne tüketici zarar görsün ne de üretici… Şunu
da unutmamak gerekir: işletmeler açısından en iyi terazi, en iyi ölçü yine
vatandaşın kendisidir. Ödediği bedel aldığı hizmeti karşılamıyorsa en iyi
cezayı da vatandaşın kendisi keser."
Konuşmasında Türkiye’nin bulunduğu
konuma ve jeopolitik risklere de değinen Yıldırım, “Siyasi ve toplumsal olarak
atılan her adım küresel ekonomiyi direkt etkiliyor. Ticaretin yönünü
belirliyor, maliyetleri ve tedarik zincirini etkiliyor. Olayların bizim
dışımızda cereyan ediyor olması da önemli değil. Sonuçta hepimiz birbirine
bağlı bir sistemin parçasıyız. İran ve İsrail arasındaki gerginliğin ekonomi
üzerindeki etkilerini düşünün… Tüm dünya savaşın bölgeselleşme ve şiddetlenme
endişesinde. Bölgedeki jeopolitik riskler ve belirsizliğin artışı risk
primimizi ve dolayısıyla borçlanma maliyetlerimizi artıracaktır. Artık jeopolitik risklerin olmadığı bir dünya
yok… Yani aman şu jeopolitik riskler geçsin de bakarız diyemeyiz. Bu durumu
yönetmeyi, kendimizi doğru konumlandırmayı öğrenmeliyiz" ifadelerini
kullandı.
Enflasyonla mücadele sürecinde
fiyat istikrarı ve finansal istikrarı sağlamak için öngörülebilirliğin
güçlendirilmesi için mevcut ekonomi politikasının devam etmesi gerektiğini
belirten GTO Başkanı Yıldırım, şu şekilde devam etti:
“Bunu yaparken de para ve maliye
politikası birbirini tamamlamalı. Enflasyonla mücadelenin maliyeti şüphesiz çok
ağır ama bedelin adil dağılımı çok önemli… Bu bedeli sadece vatandaş, sadece iş
dünyası ödememeli kamu da tasarruf yapmalı. Hükümetin ‘mevcut harcamaları daha
verimli hâle getirme’ vurgusu yaparak kamuda tasarrufa gidileceği açıklamasını
bu anlamda olumlu buluyorum."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.