Çocuk ve ergenlerde yeme bozukluğuna dikkat
SANKO Üniversitesi Hastanesi Uzm. Psikoloğu Kübra Demirkesen Koçer, yeme bozukluğunun kilo ile ilgisinin bulunmadığını belirterek, “Yeme bozukluğu çocuğun yeme tutum ve davranışındaki bozukluktur" dedi....
Uzm. Psikolog Koçer, çocukta yeme
sorunlarının 2-3 yaşlarında görülmeye başladığını, bu dönemin çocuklar
açısından pek çok açıdan zorlu olduğunu söyledi.
Bebeklerin bireyselleşip
özgürlüğünü kazanmaya çalışırken aynı zamanda bakım verenden de kopmamaya
çalıştığını kaydeden Uzm. Psikolog Koçer, “Ancak çocuğun bireyselleşme çabasına
çocuğa bakım veren ebeveyn kızabilir, telaşlanabilir hatta suçluluk duygusu
yaşayabilir" ifadelerini kullandı.
Çocuk ve ebeveyn arasında “savaş
ortamıö oluşabileceğini, her gün, her öğünde defalarca çocuk ve ebeveyn
arasında aynı senaryonun yaşanabileceğini anımsatan Uzm. Psikolog Koçer, “Bu
gerilim gittikçe artmaya; gerilim arttıkça çocukta karşı koymalar ve çatışmalar
da artmaya başlar. Buradaki çatışma çocuğun diğer davranışlarına da etki ederek
tuvalet eğitimi, uyku düzeni, ebeveynle iletişimi de bu gerilimle zorluklar
doğurmaya başlar" uyarısını yaptı.
Yeme bozukluklarının çocukluk ve
ergenlik çağında çocukların duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz etkileyen
önemli bir bozukluk olduğuna dikkat çeken Uzm. Psikolog Koçer, şöyle devam
etti:
“Yeme bozukluğu görülme oranı son
yıllarda artış göstermektedir. Genetik, psikolojik ve sosyal etkenlerin bir
araya gelmesiyle yeme bozukluğu meydana gelebilir. Doğru tanı ve tedavi ile
yeme bozuklukları tedavi edilebilmektedir. Yemeği reddetme veya ağızda
bekletme, yemek seçme, bir başkası yedirmeden kendi kendine beslenim olmaması,
öğün zamanları yaklaşınca kusma- ağlama- öfke patlamaları, yemek esnasında dolaşma,
ayağa kalkma ve masada oturmama en sık rastlanılan sorunlardır. Çocuklarda yeme
bozuklukları birçok nedenden meydana gelebilir. Alıştığı besinler harici yeni
tat ve deneyimlere karşı olumsuz tutum davranış gösterebilir. Birincil bakım
veren (Anne-baba-anneanne-babaanne-bakıcı) ve bebek ilişkisindeki sorunların
yansıması; ebeveyndeki psikiyatrik hastalık, yeme bozukluğu var oluşu veya
ebeveyn kaybı sonrası yeme bozukluğu oluşabilmektedir. Ağız, yemek borusunu
etkileyen cerrahi işlem veya solunum yoluna bir şey kaçması gibi travmatik
deneyim sonrası gelişebilir."
Kalp, akciğer veya farklı bir
tıbbi bozukluk yaşandığında da beslenme bozukluğu ortaya çıkabileceğini
vurgulayan Uzm. Psikolog Koçer, anne babalara şu önerilerde bulundu:
- Çocuğunuzu yemek yemesi için
tehdit edip zorlamayın.
- Çocuğunuza sözlerinizle ve
davranışlarınızla örnek olun.
- Çocuğunuzun bir yaşından
itibaren kendi kendisine yemek yiyebilmesi için gerekirse kirlenmesini de göze
alarak teşvik edin.
- Öğünlerde çocuğunuza alternatif
seçimler sunun.
- İyileşmeler görebilmek adına
olumlu yeme davranışlarında sosyal ödüllendirmeler verin.
- Çocuğunuzun belirli sevmediği
besinler varsa bu konuda katı davranmayın.
- Kesin, tutarlı, net olun ancak
davranış değişimleri için sert bir tutum göstermeyin.
- Öğünler için net zaman dilimleri
belirleyin.
- Yemek zamanı televizyon
karşısında ya da oyun karşısında olmak yerine masaya oturarak yedirmeye özen
gösterin.
- Çocuğunuzun sevgi ihtiyacına
doyması gerekir, öfkeyle değil pozitif duygularla yaklaşın.
- Bu tüm kurallar için en önemlisi
tutarlı olun.
Ergenlik dönemindeki yeme
bozukluğunun gelişim dönemine bağlı ve genellikle 13-14 yaşlarında daha sık
görülebildiğini dile getiren Uzm. Psikolog Koçer, söyle konuştu:
“Erken müdahale tedavi gidişatında
çok önemli rol oynamaktadır. Ergenlik dönemi kişinin beden şekli ve kilosuna
yönelik farkındalığın ve kaygının başladığı dönemdir. Yeme bozuklukları
genellikle ergenlik döneminde başlamaktadır. Ebeveyn tutum ve davranışları,
sosyal medyanın mükemmel beden algısı etkisi, ergenlik dönemi yaşanılan
anksiyete ve depresif bozukluklar, akran zorbalığı, fiziksel veya psikolojik
şiddet, cinsel taciz ve yaşanılan kayıplar gibi travmatik deneyimler; çocuğun
hayır diyememe, sınır koyamama, düşünce, duygu ve ihtiyaçlarını dile
getirememe, ilişkilerde ve aile içerisinde gereğinden fazla sorumluluk almak
gibi kişilerarası ilişkilerdeki sorun; genetik yatkınlık, klinik düzeydeki
mükemmeliyetçilik, kişilik özellikler ve psikiyatrik bozukluklar da yeme
bozukluğunun oluşmasındaki risk faktörlerindendir. Her ne kadar kadınlarda daha
sık olduğunu düşünsek de erkeklerde görülme sıklığı son yıllarda ciddi oranda
artış göstermektedir. Bu belirtileri çocuğunuzda, çevrenizde hatta kendinizde
gördüğünüzü düşünüyorsanız öncelikle bir ruh sağlığı uzmanına başvurun."
Uzm. Psikolog Koçer, anne babalara
konuyla ilgili önerilerini şöyle sıraladı:
- Çocuğunuzun beden şekli ve
kilosunu eleştirmeyin.
- Fazla korumacı- kontrolcü veya
fazla ilgisiz davranmayın. Çocuğunuza alan bırakın.
- Çocuğunuzu bir başkasının
çocuğuyla kıyaslamayın.
- Çocuğunuza rol model olun, önce
kendi yemek tutum ve davranışlarınızı düzenleyin.
- Yiyecekleri ödül olarak
kullanmayın, sosyal ödüllendirmeleri değerlendirin.
- Duygu, düşünce ve zorlandığı
şeyleri ifade edebilmesi için çocuğunuzu destekleyin.
- Bu süreçte ne kadar zorlansanız
da sabırlı ve sevgi ile yaklaşın.
- Bu tüm kurallar için en önemlisi
tutarlı olun.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.