Ramazan ayında beslenmeye dikkat
SANKO Üniversitesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. Mehmet Baştemir, yaklaşan Ramazan ayında doğru beslenme yöntemleri ve oruç tutan kişilerin dikkat etmesi gereken konulara ilişkin açıklama yaptı....
Oruç tutmanın sağlıklı bireyler
için yararlı olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Baştemir, “Oruç tutan sağlıklı
kişilerin koroner kalp hastalığı riski ve kalp damar sisteminde pıhtılaşma
sorunları azalmaktadır" dedi.
Prof. Dr. Baştemir, oruç tutan
bireylerde iyi kolesterolün yükseldiğini, kötü huylu kolesterol düzeylerinde
ise değişiklik olmadığını kaydetti.
Orucun sıvı gıdayla açılmasını
öneren Prof. Dr. Baştemir, “Sıvı gıda olarak çorba, hoşaf ve komposto tercih
edilebilir. Özellikle çorba, sindirim sistemini düzene sokması açısından
idealdir. İftar sonrası sahur vaktine kadar bol sıvı tüketilmeli, bunun yanı
sıra ayran, taze sıkılmış meyve suları vb. içmeye özen gösterilmelidir"
ifadelerini kullandı.
İftarda kontrolsüz ve aşırı
miktarda beslenmenin organizmanın anormalleşmesine yol açacağına dikkat çeken
Prof. Dr. Baştemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ramazan ayı süresince iftarda
başlangıç olarak peynir, zeytin ve 1 - 2 dilim ekmekten oluşan menü tercih
edilebilir. İftardan sonra kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı
olabilir. Kızarmış, aşırı baharatlı, ağır ve yağlı gıdalardan uzak durulmalı.
Izgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli. Yemeklerde lif
oranı yüksek gıdalar, ara öğünlerde ise taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık,
badem gibi kuru yemişlerin tüketilmesi kabızlığın önlenmesine yardımcı
olur."
İnsan beyninin doyma komutunu
yemekten 15-20 dakika sonra verdiğini anımsatan Prof. Dr. Baştemir, bu zaman
dilimi içerisinde çok hızlı yemek yenildiğinde ve enerjisi yüksek besinler
tüketildiğinde ilerleyen dönemde kilo alımının kaçınılmaz olacağına vurgu
yaptı.
Sağlık sorunu olan kişilerin oruç
tutarken çok dikkatli olması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Baştemir,
yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle bazı sağlık sorunlarının ortaya
çıkabileceğini, bu nedenle oruç tutanların ağır ve yağlı yiyeceklerden
kaçınmasını, yemeğin yavaş ve az miktarda yenilip birkaç saat sonra öğün
düşünülmesini önerdi.
Kronik hastalığı olan kişilerin
uzman hekimine danışmadan oruç tutmamalarının altını çizen Prof. Dr. Baştemir,
özellikle koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler için orucun riskli
olabileceğini, bu kişilerin bol yağlı, kalorili ve hızlı yenen iftar
yemeklerinden sonra kalp krizi geçirme riskinin yüksek olduğunu, kalp
yetersizliği sorunu yaşayan hastalarda ise hastalık ilaçlarla kontrol altına
alınmış olsa bile oruç tutmaması gerektiğine işaret etti.
Ramazan ayında yeterli ve dengeli
beslenmenin sürdürülebilmesi için gün içerisinde en az üç öğünün tamamlanması,
bu nedenle de sahur öğününün atlanmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr.
Baştemir, “Sahurda sadece su içerek niyet etmek veya gece yatmadan önce yemek
yemek insan sağlığı açısından çok zararlıdır. Bu nedenle sahura mutlaka
kalkılıp, hafif kahvaltılıklar tercih edilmeli ve yemeğin hemen ardından
yatılmamalıdır" diye konuştu.
Ramazan ayında sağlıklı oruç
tutmak ve sağlıklı beslenmenin önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Baştemir,
sağlıklı beslenme ve sağlıklı oruç tutmak için şu önerilerde bulundu:
“1. Yeterli miktarda günlük kalori
tüketimi çok önemlidir. Kaloriler sahur ve iftar arasında bölünmeli ve
gerekirse 1-2 sağlıklı atıştırmalık da tüketilebilir.
2. Yemekler iyi dengelenmelidir.
Toplam karbonhidrat miktarı yaklaşık yüzde 40-50'den oluşmalı ve tercihen düşük
glisemik indekse sahip gıdalar tercih edilmelidir. Protein içeriği
(baklagiller, balık, kümes hayvanları veya yağsız et) yüzde 20-30 olmalıdır ve
yüzde 30-35 yağ içermelidir (tekli ve çoklu doymamış yağlar tercih edilir).
Doymuş yağ, günlük toplam kalori alımının yüzde 10'u ile sınırlandırılmalıdır.
3. Yemeklerin tasarımında ‘Ramazan
tabağı’ yöntemi kullanılmalıdır.
4. İftardan sonra ve öğün
aralarında şeker ağırlıklı tatlılardan uzak durulmalıdır. Orta miktarda
sağlıklı tatlıya izin verilir; örneğin bir parça meyve.
5. Glisemik indeks değeri düşük
karbonhidratlar, özellikle lif oranı yüksek olanlar (tercihen kepekli tahıllar)
seçilmelidir. Sebzelerden (pişmiş ve çiğ), bütün meyvelerden, yoğurttan, süt ve
süt ürünlerinden karbonhidrat tüketimi teşvik edilmelidir. Şekerden ve yüksek
oranda işlenmiş tahıllardan (buğday unu ve mısır, beyaz pirinç ve patates gibi
nişastalar) karbonhidrat tüketiminden kaçınılmalı veya en aza indirilmelidir.
6. İki ana öğünde veya arasında
yeterli su ve şekersiz içecekler içerek yeterli düzeyde hidrasyon sağlamak
esastır ve teşvik edilmelidir. Şekerli içecekler, şuruplar, konserve meyve
suları veya şeker eklenmiş taze meyve sularından kaçınılmalıdır. Kafeinli
içeceklerin (kahve, çay ve kolalı içecekler) tüketimi, dehidrasyona yol
açabilecek idrar söktürücü görevi gördükleri için en aza indirilmelidir.
7. Özellikle 10 saatten uzun süre
oruç tutarken sahuru mümkün olduğunca geç alın.
8. Sahurda yeterli miktarda
protein ve yağ tüketin. Bu gibi yiyeceklerin tokluk kan şekeri üzerinde hemen
bir etkisi yoktur. Protein ve kaliteli yağ bakımından zengin gıdalar,
karbonhidrat bakımından zengin gıdalardan daha iyi tokluk sağlayabilir.
9. İftarda, dehidrasyonun (sıvı
kaybı) üstesinden gelmek için bol su ve kan şekerini yükseltmek için 1-3 küçük
kuru veya taze hurma ile tüketilmelidir.
10. İhtiyaç halinde öğün
aralarında bir parça meyve, bir avuç kuruyemiş veya sebze gibi daha sağlıklı
bir atıştırmalık tüketilebilir. Genel olarak, her atıştırmalık 100-200 kalori
olmalıdır, ancak bu, bireyin kalori gereksinimlerine bağlı olarak daha yüksek
olabilir. Bazı kişiler oruçlarını açmak için bir şeyler atıştırabilir (İftar
atıştırması), ardından akşam namazı sonrası iftar yemeğini yiyebilir."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.