Çocuklarda bağırsak hastalıklarına dikkat
Medical Park Gaziantep Hastanesi Çocuk Gastroenterolojisi, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Doç. Dr. Yasin Şahin Enflamatuvar bağırsak hastalıklarının önemine dikkat çekerek, açıklamalarda bulundu....
Doç. Dr. Yasin Şahin: ’’ Crohn hastalığı ve Ülseratif kolit hastalığını kapsayan enflamatuvar bağırsak hastalığı gastrointestinal sistemi etkileyen immun aracılıklı kronik ve tekrarlayıcı enflamatuvar bir durumdur. Crohn hastalığı ve ülseratif kolit prevalansı Kanada'da yüz bin kişide 255-259 oranında Amerika'da ise yüz bin kişide 241-263 oranındadır. Ülkemizde ise bu konuda yapılmış bir çalışma yoktur, yaklaşık seksen bin enflamatuvar bağırsak hastası olduğu tahmin edilmektedir. Tüm dünyada son yıllarda hem çocuklarda hem erişkinlerde yaygınlığı artmaktadır. Enflamatuvar bağırsak hastalığı çocuklarda özellikle ergenliğe geçiş döneminde daha sık görülmektedir" dedi.
Medical Park Gaziantep Hastanesi Çocuk Gastroenterolojisi, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Doç. Dr. Şahin, Crohn hastalığı ve ülseratif kolit arasındaki farka dikkat çekerek Crohn hastalığının ağızdan makata kadar sindirim sisteminin tüm bölge ve katlarını etkileyebileceğini ifade etti. Ülseratif kolit ise kalın bağırsağı ve özellikle kalın bağırsağın son kısmı olan rektumu etkilediğini kaydetti:
‘’Crohn hastalığının klasik klinik bulguları karın ağrısı, karın şişliği, ishal ve kilo kaybıdır, bu hastaların %25'inde görülür. Diğer belirtileri arasında ateş, büyüme geriliği, yetersiz beslenme sonunda ortaya çıkan olumsuzluklar, bulantı ve/veya kusma, eklem ağrıları yer almaktadır. 4 hafta ya da daha uzun süreli ishal ya da 6 ay içinde 2 kez ya da daha fazla karın ağrısı, ishal, makattan kan gelme ve kilo kaybı durumunda enflamatuvar bağırsak hastalığından şüphe etmek gerekir. Crohn hastalığında daha çok kilo kaybı ve ishal ön planda iken, Ülseratif kolit hastalığında kanlı ishal ve karın ağrısı ön plandadır. Karın ağrısıyla birlikte aniden dışkılama gereksinimi olması ve gece uykudan uyandıran dışkılama gereksinimi de Enflamatuvar bağırsak hastalığında görülebilir. Perianal bölgede fissür, fistül, deri katlantıları, abse ya da ülser de görülebilir. Ayrıca nedeni bilinmeyen ateş vakalarının %5'ine de enflamatuvar bağırsak hastalığı tanısı konulmaktadır. Uzun süre tanı konulmamış büyüme geriliği hastalarında da Crohn hastalığı görülebilir. Enflamatuvar bağırsak hastalığının patogenezi tam bilinmemektedir. Genetik, çevresel ve immunolojik faktörler patogenezde önemlidir. Enflamatuvar barsak hastalığı olan kişilerin birinci derece akrabalarında yaşam boyu Crohn hastalığı gelişme riski %5, ülseratif kolit gelişme riski %1,6 olarak bulunmuştur. Monozigotik ikizlerde ise bu oran %20-50'ye kadar çıkmaktadır" ifadesinde bulundu.
BESLENME OLDUKÇA ÖNEMLİ!
Doç. Dr. Yasin Şahin: ‘’Diyet ve beslenme direkt ya da dolaylı olarak intestinal mikrobiyotada değişikliklere neden olarak hastalık patogenezinde önemli rol oynamaktadır. Batı tipi beslenme ile enflamatuvar bağırsak hastalığı arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Batı tipi beslenme yani yüksek oranda yağ ve rafinerize şeker içeren besinler, düşük oranda lifli gıdalar ve sebze ile beslenme hastalık insidansında artış ile ilişkilidir. Batı tipi beslenme şeklinde proinflamatuvar sitokinlerin salınımı artmakta, bu da intestinal geçirgenlik artışına neden olmaktadır. Daha sonra intestinal mikrobiyotada değişikliklere neden olur ve bu da bağırsakta kronik inflamasyonu tetikler. Bağırsak mikrobiyotası immun cevapta, bariyer fonksiyonunda ve metabolitlerin sentezinde birçok rol oynayarak insan sağlığını etkiler. Bağışıklık sistemi ile mikrobiyota arasında bir denge bir ilişki vardır, bu denge bozulduğunda bağırsakta mikrobiyal içerik değişir ve bağırsağın geçirgenliği bozulur, disbiyozis meydana gelir bu da kronik enflamatuvar cevaba neden olur. Bu nedenle intestinal mikrobiyota enflamatuvar bağırsak hastalığı patogenezinde önemli rol oynamaktadır. Tanı koymak için öncelikle ayrıntılı öykü alınır, fizik muayene yapılır. Daha sonra ise gerekli laboratuvar ve görüntüleme tetkikleri yapılır. Enflamatuvar bağırsak hastalığı tanısı düşünüldüğünde kesin tanı koymak için hem üst hem alt endoskopi işlemi yapılır, bağırsağın tüm segmentlerinden multipl biyopsiler alınır ve bu biyopsiler deneyimli patoloji uzmanları tarafından değerlendirilir ve hastalığa kesin tanı konulur. Tedavide hastaya özgü beslenme ve ilaç tedavileri yer almaktadır. İlaç tedavisine yanıt alınamayan bazı vakalarda cerrahi müdahale de yapılmaktadır. Ancak cerrahi tedavi kararı gastroenterolog ve bu konuda deneyimli çocuk cerrahları tarafından birlikte verilir. Yaşam kalitesini etkileyen uzun süreli bir hastalıktır. Düzenli bir takip ve tedavinin yanı sıra gerektiğinde psikolojik destek ile hastaların yaşam kalitesinde önemli oranda iyileşme görülür" dedi.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.