Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, gelişmiş ülkelerin verilerine göre yıllık 100 milyonun üzerinde ishal atağına, 25 milyon poliklinik başvurusuna neden olan rotavirüsün, hastane yatışları ve ebeveyn iş gücü kaybı hesaplandığında dünya genelinde yılda bir milyar dolarlık maliyet getirdiğini kaydetti.
Rotavirüsün gelişmekte olan ülkelere bakıldığında yılda 215 bin, aşılamanın yapıldığı ülkelerde ise yılda 1000’in altında ölüme neden olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, “Türkiye’de 0-14 yaş çocuk ölümlerinin yüzde 8,4’ünden, 0-5 yaş çocuk ölümlerinin yüzde 12,2’sinden sorumludur. Hastaneye yatan 5 yaş altı çocukların yüzde 50’sinden fazlasının sebebi Rotavirüs ishallerine bağlıdır" dedi.
Rotaviürüsün bulaştırıcılık oranının çok yüksek olduğunu anımsatan Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, şöyle konuştu:
“Rotavirüslerde bulaştırıcılık oldukça yüksektir. Fekal-oral yol dediğimiz yani hasta kişinin gaitasının başka kişilere el-ağız yoluyla ayrıca nesneler aracılığı ile (bebek alt bezi, komodin, kapı kolu, havlu) olduğu bilinmektedir. Çocuk hasta olmadan 1-2 gün önce temas halinde bulunduğu kişilere bulaştırabilir. Şikayetler ortaya çıkmadan bulaştırıcılık görülebildiğinden dolayı herhangi bir hastalık durumu olmasa bile, birçok hastalıktan koruyucu el yıkama, çevre, nesne temizliğine her zaman dikkat edilmelidir. Bulaştırıcılık şikâyetler geçtikten sonra da 4-5 gün devam etmektedir. Rotavirüs eşyalar üzerinde 2-3 güne kadar bulaşıcı halde kalabilmektedir."
Rotavirüsün her yaş grubunu etkilediğini, özellikle 2 yaş altı çocuklarda hastane yatışına neden olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, belirtileri ise şöyle sıraladı:
“Klinik olarak en fazla kusma ile başlayan bol miktarda ve sıklıkla ishal ve sıvı kaybına bağlı ateş ile başvurulur. Tartı kaybı, göz kürelerinde çöküklük, ağız içi ve dudak kuruluğu, cildin buruşuk hal alması, halsizlik eşlik edebilir ve daha ciddi tabloların habercisidir. Hastalar bazen ishalsiz ateş, bulantı ile de başvurabilir."
Rotavirüsün sadece bir ishale neden olmakla kalmadığına, bazen üzerine binen başka mikrobiyolojik etkenlerle birlikte daha ağır kan enfeksiyonlarına yol açabildiğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, “Hastalığın başlangıcında görülebilen ateşin düzelmesinden sonra ortaya çıkan ateş veya sonradan ortaya çıkan ateş varlığında bu durum göz önünde bulundurulmalıdır" ifadelerine yer verdi.
Kalıcı bağışıklığın ilk iki rotavirüs ishalinde veya tek doz aşılamada yeterince oluşmayabileceğine bildiren Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, hastalığın seyri ve aşılamanın önemi ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Hastalık genelde 5-9 günde iyileşir, nadiren 10-12 güne uzayabilir. Yatış sırasında incelediğimiz hastalarda ilk 3-4 gün ishalsiz ateş kusma dönemleri izlenebilmektedir, bazen ise 3-4 gün süren ishal sonrası 1-2 günlük ishalsiz dönemin ardından tekrar 2-3 gün süren ishal dönemleri görülebilmektedir. Bunun nedeni rotavirüsün farklı alt tipleri bulunmasıdır. Tüm ishal vakalarından en sık 6 alt tip sorumlu tutulmuştur. Rotavirüs ishalinden korunmada en etkili yöntem aşılamadır. Piyasada bulunan her iki aşı da bu tiplere karşı yüzde 95 üzerinde koruma sağlamaktadır. Düzenli bağışıklama yapılan ülkelerde hastalığa bağlı hastaneye başvuru sayısı yüzde 92 kadar azalma sağlamıştır. Aşının esas hedefi hastalığın ağır geçirilmesini ve hastaneye yatışı engellemektir. Bağışıklık kazanmamış çocuklarda üç defaya kadar hastalık görülebilmektedir. Aşılar ağız yoluyla uygulanmaktadır. Her iki aşının da ilk dozları en erken 6’ncı haftada uygulanmalı son doz ise en geç 32’nci haftada yapılmalıdır. İki doz arasında en az 4 hafta, en fazla 14 hafta bulunmalıdır."
Son yapılan çalışmalarda rotavirüs ishalinin çölyak hastalığını tetikleyebildiğinin düşünüldüğünü anlatan Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, “Ayrıca aşılama sonrası Tip 1 diyabet vakalarının ve iyi huylu ateşsiz havale geçiren çocuk sayısının azaldığı görülmüştür. Dolayısıyla bilinen bazı virüslerin (Respiratuar Sinsityal Virüs RSV, vb.) astım hastalığını tetiklemesi gibi diğer otoimmün hastalıkları tetiklediği düşünülebilir" ifadelerini kullandı.
Hastalıktan korunmada diğer etkili yöntemlerin başında annenin sütü var ise emzirmenin devamının geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, “Anne sütünde bulunan antikorlar hem hastalıktan korunmada hem de hafif geçirilmesinde çok etkilidir. Diğer bir etkili yöntem ise ellerin ve temas edilen nesnelerin düzenli dezenfekte edilmesidir" uyarısını yaptı.
“Rotavirüs gaita dışında kusmuk ile de bulaşabilir. Probiyotikler ve prebiotiklerin kullanımının korunmada etkili olduğu düşünülmektedir" diyen Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Aşıya bağlı yan etkiler çok az görülmektedir. Başlıca yan etkiler ishal, kusma, karın ağrısı, iştahsızlık, huzursuzluk, öksürük, ateş, burun akıntısıdır ve bu yan etkiler kendiliğinden geçicidir. Ancak şikayetler iki günden uzun sürüyorsa şiddetli kusma ve karın ağrısı görülüyorsa mutlaka çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. Latekse karşı ciddi alerjik reaksiyon, ağır immün yetmezlik, süregelen bağırsak hastalığı, daha önce geçirilmiş invajinasyon hikayesi bulunması durumlarında aşının yapılmaması gerekmektedir. Aile içerisinde immün yetmezlik bulunması durumunda aşının yapılmasında herhangi bir sakınca yoktur. Bebeklerin aşıyı kusmasını engellemek için aşının aç verilmesi tercih edilir. Bebek aşıyı kusarsa tekrarlanmaz. Prematüre bebekler taburcu olduktan sonra takvime uygun bir şekilde aşılama yapılabilir. Rotavirüs aşıları Poliovirüs aşısı ile yapılabilir. Aşılama birden fazla doz ile yapıldığından tercihen sonraki dozlar aynı marka ile devam edilmelidir. Ancak ulaşılamaması durumunda diğer marka aşıya geçiş yapılır ve üç doza tamamlanır."